Kadına Karşı Şiddete Dur Deyin !

Türkiye son zamanlarda kadına yönelik şiddet haberleri ile sarsılıyor. Bir yandan taciz ve tecavüz haberleri, bir yandan kocası tarafından şiddete maruz kalan kadın haberleri, bir yandan küçük yaşta çalıştırılan, evlendirilen kadın haberleri…

Kadın Hakları Nelerdir?

Her insanın olduğu gibi yani erkeklerin çocukların dünyada hakları olduğu gibi kadınlarında dünya üzerinde bazı hakları vardır.

Kadina Yönelik Şiddet Nasıl Önlenebilir?

Gün geçmiyor ki yazılı ve görsel medyada eşi tarafından şiddete maruz kalan ve hatta acımasızca katledilen kadınlarla ilgili olarak haberlere raslamayalım. Gerçekten ülkemizde kadına yönelik şiddet olaylarında çok büyük bir tırmanma yaşanıyor.

AB'de Kadına Şiddet Nasıl Önlenir?

Avrupa Konseyi, kadına yönelik şiddetle mücadele edebilmek için harekete geçti. Konsey kadına yönelik şiddete karşı mücadele yollarının incelendiği 66 sayfalık bir rapor yayımladı.

Polislerimizde Egitim Çalışmalarına Destek Veriyor

Sempozyumlarla insanlarımızı bilinçleniyor.

16 Şubat 2012 Perşembe

Kadına Karşı Şiddete Dur Deyin !

Türkiye son zamanlarda kadına yönelik şiddet haberleri ile sarsılıyor. Bir yandan taciz ve tecavüz haberleri, bir yandan kocası tarafından şiddete maruz kalan kadın haberleri, bir yandan küçük yaşta çalıştırılan, evlendirilen kadın haberleri…

Buna karşı söylenilen hep aynı ‘üzüntüyle izliyoruz…’ Ancak üzüntüyle izlemek sorunu çözmüyor. Bu konuda bir an önce harekete geçilmeli diye düşünenler Türkiye’nin çeşitli yerlerinde birçok etkinlik düzenlemeye başladılar. Dikili’de düzenlenen ‘Şiddete Karşı Kadın Forumu’ da bunlardan biri. 
 Dikili Belediyesi, İzmir Yenikapı Tiyatrosu, Feminist Kadın Sanatçılar Platformu ve Dikili Kent Konseyi’nin birlikte düzenlediği forumda, ‘12 Eylül Ceza Evlerinde Kadın Olmak’ ve ‘Kadın ve Barış’ konuları işlendi. Kadınların yaşadığı sıkıntılar, maruz kaldığı şiddet, kadın yazarlar Sevim Korkmaz, Günseli Kaya, Ayşen Göreli, Tiyatro Yönetmeni Kımız Bozkurt, Avukat Gizem Sayın, SKM Başkanı Çiçek Otlu ve Avukat Nurten Özdemir’in konuşmacı olarak katıldığı söyleşilerle masaya yatırıldı.

3 yıl önce tecavüz edilerek öldürülen İtalyan Sanatçı Pippa Bacca’dan, ceza evlerinde şiddete maruz kalanların yaşadıklarına kadar her konu yeterince ele alındı. Kadına karşı yaşanan şiddetin insani boyutu kadar hukuki boyutu da tartışıldı.

Forum sonunda Türkiye’nin her yerinden kadın temsilcilerin seçilip kendi yaşadıkları yerlerdeki sorunlara değinen bildirgeler hazırlanıp Dikili’de ‘Kadın Meclisi’ yapılmasına karar verildi.

Bu şiddete dur demenin en önemli yolu bu… Kadına karşı işlenen suçları durmadan deşifre etmek, bu forumları artırmak ve kadın meclisleri oluşturmak gerekiyor.

Ülkemizde kadına karşı işlenen suçlardan utanan biri olarak, bir kez daha yinelemekte yarar görüyorum. Kadına karşı işlenen suçları gücünüz yettiğince ve ulaşabildiğiniz her yerde deşifre edin. Düzenlenen forum ve etkinliklere katılarak sizde bu şiddete artık ‘DUR!’ deyin.

Saygılarımla...


Kaynak:http://www.gazeteyenigun.com.tr/koseyazilari/22586/bu-siddete-artik-%E2%80%98dur!-deyin

Kadın Hakları Nelerdir?

Her insanın olduğu gibi yani erkeklerin çocukların dünyada hakları olduğu gibi kadınlarında dünya üzerinde bazı hakları vardır. 

Kadın hakları, kadınların erkeklerle eşit olarak sahip olmuş olduğu sosyoekonomik, siyasi ve yasal hakların tümüne verilen isimdir. Kadın hakları 19. yüzyılda gelişti ve çok büyük bir önem taşımaya başladı. Dünya üzerinde kadın haklarını savunan birçok kurum ve kuruluş bulunmaktadır. Bu kuruluşlar 19. yüzyıldan sonra gelişmeye başlamışlardır. 

Kadınların Hakları Şunlardır ; 

1- Kadınlara seçme ve seçilme hakkı 19. yüzyıldan sonra verilmiştir. 

2- Kadınları korumak için 8 Mart dünya kadınlar günü ilan edilmiştir. 

3- Kadınlara iş gücü hakkı verilmiştir. İsteyen kadın istediği işte çalışabilmektedir. 

4- Eskiden kadınlar eğitim görememekteydi. Yasalarla birlikte kızların okuması zorunlu hale geldi. 

Kısaca açıklamak gerekirse Günümüzdeki uluslararası insan hakları bildirgesinde her insanın eşit olduğu ve özgür olduğu ısrarla vurgulanmıştır. Her insanın haklarına ve ana özgürlüklerine hiçbir ayrım gözetmeksizin fırsat eşitliği alanında sahip olmuş olduğu ve cinsiyete dayalı ayrımcılığın kabul edilemeyeciği açıkça belirtilmiştir. 



Kaynak:http://www.buyutec.net/haber/201-Kadin-Haklari-Nelerdir-.html

Kadina Yönelik Şiddet Nasıl Önlenebilir?

Gün geçmiyor ki yazılı ve görsel medyada eşi tarafından şiddete maruz kalan ve hatta acımasızca katledilen  kadınlarla ilgili olarak haberlere raslamayalım. Gerçekten ülkemizde kadına yönelik şiddet olaylarında çok büyük bir tırmanma yaşanıyor.
Aslında erkek egemen bir toplum olan ülkemizde her zaman kadına yönelik şiddet yoğun bir şekilde yaşanıyordu ama gerek kol kırılır yen içerde kalır anlayışı, gerekse medyanın bu kadar ülkemizde yaygın olmamsından dolayı bunlar yeterince kamuoyunun gündemine gelmiyordu.


 Ülkemizde kadınlara yönelik şiddeti önlemenin  tek yolu bayanların mutlaka eğitim görerek maddi olarak eşlerine muhtaç olmayacak derecede kendi ayakları üzerlerinde durabilmeleridir.Kocasından şiddet gören bayanlar gerekirse kapıyı çekip eşini terk edebilme lüksüne sahip olsa kocaları bu kadar aymazlaşamazlardı.Şiddet uygulayan kocalar” nasılsa benim ekmeğime muhtaç hiçbir yere gidemez “anlayışıyla yola çıkarak vicdanlarını bir kenara bırakıp sudan sebeplerle eşlerine her gün acımasızca şiddet uyguluyorlar.
Maalesef Anadolu’da özellikle küçük yerleşim birimlerinde hala daha çok yaygın olan kız çocuklarını sadece hayırlı bir kısmet bularak yuva kurması üzerine şekillenen hayat tarzı bu kız çocuklarının eşlerine her manada muhtaç bir konuma getiriyor bu durumu bazı kocalar istismar ederek kadınının zayıflığından yararlanarak ona şiddet uygulayabilmektedir.Bu anlayış mutlaka terk edilmeli. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi kız çocuklarının mutlaka evlenmeden önce kendi ayakları üzerinde durmaları sağlanmalıdır.Bu yönde ülkemizdeki köyden kente göç ve şehirleşmeyle birlikte bir hayli yol alınmasına rağmen gelinen son durum gelişmiş ülkelerin hala daha çok gerisindedir.
Ben kişisel olarak ailenin bu toplumu ayakta tutan en önemli kurumlardan biri olduğuna inanıyorum.Zaten batı toplumu da ailenin önemini son yıllarda kavrayarak insanların evlenmesi için çok büyük maddi destekler sağlamaktadır.Ama tüm bu gerçekler bir yana eşinden sistematik olarak devamlı şiddet gören bir kadını sırf ailenin kutsallığı anlayışından yola çıkarak ısrarla evliliğini sürdürmesini talep etmek son derece hatalıdır.Çünkü bu ısrar çevremizde, televizyon ve yazılı medyada örneklerini gördüğümüz trajedilerle sonuçlana bilmektedir.Evet aile kutsaldır ama bireyin yaşama hakkı her şeyden daha kutsaldır.
Ülkemizde aslında kadınları korumak için kanunlar son derece yeterlidir.Ama bu kanunlar bize özgü nedenlerle yeterince uygulanamamaktadır.Kocasından şiddet gören kadın şikayet için polise başvurduğunda çoğu zaman yukarıda sözünü ettiğimiz kutsal aile genimiz ortaya çıkarak “kızım yuvanı yıkma bak kocanda pişman” ifadeleriyle evlerine geri gönderilmektedir.Kendisini polise şikayet etmesini adeta erkeklik guruna bir leke olarak gören kocalar iyice eşlerine olan şiddeti  artırmaktadırlar.Yine koca dayağından baba evlerine dönen kadınlarda çoğu zaman maddi sebepler ve mahalle baskısı denen etkenlerle eşlerinin evlerine geri dönmek zorunda kalmaktadırlar.
Geçen ülkemizde kadınlar üzerinde yapılan bir kamuoyu yoklamasında , kocan üstüne kuma getirirse ne yaparsın ve şiddet uygularsa ne yaparsın gibi sorulara hatırı sayılır oranda kadınlarımız şiddete ve kumaya pirim verdikleri görülmektedir.Aslında bu bir çaresizliğin bir sonucudur.Hangi aklı başında kadın ikinci eşe ve dayağa evet diyebilir ki.Kadınlarımız maalesef içine düştükleri çaresizliği bu araştırmada olduğu gibi savunma mekanizmasıyla aşmaya çalışmaktadır.Bu durum çok acı vericidir.
Sonuç olarak ülkemizde erkek egemen bir toplum olmanın ortaya çıkardığı, kadınlarımızın hayata karşı zayıf kalmalarının bir sonucu olan kadınlarımıza şiddet her geçen gün artmaktadır.Bunu önlemenin tek yolu ise kadınlarımızın eğitim almalarını sağlayarak bir meslek sahibi olarak eşlerine muhtaç kalmadan kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlamaktır.

AB'de Kadına Şiddet Nasıl Önlenir?

Avrupa Konseyi, kadına yönelik şiddetle mücadele edebilmek için harekete geçti. Konsey kadına yönelik şiddete karşı mücadele yollarının incelendiği 66 sayfalık bir rapor yayımladı.

Londra Metropolitan Üniversitesi'nde, "kadına yönelik şiddet" konusunda dersler veren Liz Kelly, Avrupa Konseyi için hazırladığı araştırmasında bir takım asgari standartların dikkat alınması gerektiğine dikkat çekiyor. Kelly, "Şiddete maruz kalan bir kadının her şeyden önce yaşadıkları hakkında konuşmaya ve düşünmeye ihtiyacı var. Böylece kadın yaşadıklarının, şiddet olduğunu anlayabiliyor. Bundan sonra ise kadınların çoğu kendilerine uygulanan şiddeti görmezden gelme eğiliminde oluyor. Bu bilinçlendirme çalışması sırasında bir acil yardım merkezi, bir danışmanlık merkezi ve yardım grupları kurulması gerekiyor. Buna ek olarak şiddet gören kadına, kendini şiddetten korumanın yollarının gösterilmesi gerekiyor. Kadınlar şiddetin verdiği zararın telafi edilebilmesi için birbirinden farklı yöntemler var" diye konuşuyor. 

Şiddete başvuranlarla mücadele  

Liz Kelly, şiddet uygulayan kişilerle medeni hukuk ve ceza hukukunun sunduğu olanaklarla mücadele edilebileceğini söylüyor. Kelly, kadınların kendilerini şiddetten koruyabilmesi için çeşitli önerilerde bulunuyor: Örneğin bir kadın sığınma evine başvurmak ya da şiddet uygulayan partneri terk etmek gibi. Ancak bu öneriler sadece aile içi şiddetle mücadele yöntemi olarak dile geliyor. Kadın, evin dışında da şiddetin farklı boyutlarıyla karşı karşıya kalabiliyor.

Araştırmasında kadına yönelik şiddetin her türüyle mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizen Liz Kelly, kadınların cinsel istismara maruz kalmasının da mücadele kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Keyll, "Cinsel şiddete maruz kalan şiddet mağdurlarına, anlayışlı ve kendilerini rahat hissedebilecekleri bir ortamda tıbbi yardım sağlanmalı. Yani muayene bir kadın doktor tarafından yapılmalı. Ayrıca, soruşturmalar yapılırken özel hayatın dokunulmazlığına ve mağdurun onurunun incitilmemesine özen gösterilmesi de gerekiyor. Danışmanlık ve yardım hizmetlerinin kadınların maruz kaldığı her tür şiddetle mücadele edebilecek kadar geliştirilmesi gerekiyor" diye konuşuyor.

Kadınlara nasıl yardım edilebilir?



Danışma, koruma, hukuki ve insani destek... Liz Kelly'e göre bütün bunlar kadınları şiddetten korumak için gereksinim duyulan temel unsurlar. Kelly, asgari düzeydeki bu taleplerin dahi, Avrupa'da bir standarda dönüştürülemediğine dikkat çekiyor. Kelly, "Bugün karşı karşıya olduğumuz durum şöyle: Hukuki olarak önlemlerin alındığı ülkelerde bile, şiddet kurbanı olan kadınlar için yardım olanakları belli bölgelerle sınırlı kalıyor. Eğer bu tür bir olanağın bulunduğu bir şehirde yaşama şansına sahipseniz, yardım alabiliyorsunuz. Eğer başka bir yerde yaşıyorsanız, yardım olanaklarından faydalanamıyorsunuz. Tüm bu konular aslında insan hakları ile ilgili, bu da Avrupa Konseyi'nin çalışma alanına giriyor. Bu nedenle, biz araştırmamızla kadınların Avrupa'nın her yerinde yardım olanaklarına eşit erişim haklarının olması gerektiğini savunuyoruz" diyor.

Şiddete karşı başlatılan kampanyalar

Geçen 10 yıl içinde Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği, aile içi şiddete karşı kampanyalar başlattı. Bu sayede Avrupa'nın pek çok yerinde kadın sığınma evleri gibi kadınların başvurabilecekleri danışma merkezleri kuruldu. Uzmanlar, her 10 bin kişiden birine düşecek oranda bu tür kurumlara ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. Avrupa Konseyi'nin aile içi şiddete karşı hazırladığı raporu kaleme alan Liz Kelly, Almanya, Hollanda, İrlanda ve Avusturya’nın bu hedefe yaklaştığını söylüyor.

Norveç örneği 

Norveç ise kırsal bölgelerde de şiddete maruz kalan kadınların başvurabileceği merkezler oluşturarak Avrupa’ya örnek oldu. Ancak bu konuda öncü ülkeler İngiltere ile İskoçya. Bu iki ülkedeki kadın merkezleri, yalnızca dayağa değil, şiddetin diğer biçimlerine de maruz kalan kadınlara danışmanlık ediyor. Namus adına uygulanan şiddet, evliliğe zorlanma, kadın sünneti de buna dahil... Avrupa Konseyi'nin insan haklarına ilişkin standartları belirlemeden sorumlu üyesi Jan Kleijssen bu tür bir girişimin bütün Avrupa'da uygulanması gerektiğini söylüyor. Kleijssen şöyle konuşuyor:

"Kadınların yüzde 45'i hayatları süresince fiziksel şiddete maruz kalıyor. 16 yaşın üstündeki kadınların yüzde 15'i ise partnerlerinden şiddet görüyor. Şiddetin maliyeti çok ağır. Araştırmalar İspanya ve İngiltere gibi ülkelerde kadına yönelik şiddetin milyarlarca Euro değerinde ekonomik zarara yol açtığını da ortaya koyuyor."

Avrupa'da dayak yiyen kadının hakları

Liz Kelly araştırmasında örnekler de veriyor. Örneğin Hollanda'da dayak gibi fiziksel şiddete maruz kalan kadınların yaşadıkları eyalette kendilerine kalacak yer tahsis edilmesini talep etmeye hakkı var. Lüksemburg'da ise devlet ve sivil toplum kuruluşları şiddet mağdurlarına yardım edebilmek için işbirliği içinde çalışıyor.

Sırbistan'da ise kadın sığınma evleri için bazı kurallar getirildi. Buna göre, ilk olarak kadınlara güvenmek, ikincisi kadınlara suçlama yöneltmemek son olarak da şahsi sorumluluklarını güçlendirmek. Avrupa Konseyi'nin insan haklarına ilişkin standartları belirlemeden sorumlu üyesi Jan Kleijssen, Avrupa Konseyi'nin de bu ilkeleri temel aldığını belirtiyor.

Kleijssen, "Bizim elimizde yasa çıkarma yetkisi yok. Ancak bağlayıcı niteliği olan bir sözleşme sayesinde, bu düzenlemelerin ulusal düzeyde yer almasına katkı sağlayabiliriz. Hukuki olarak bağlayıcı niteliği olan bir sözleşme maddelerinin ise ulusal düzenlemelerde de yer alması gerekiyor" diyor.